Tavşankanı sımsıcak bir çay
Yanında tatlı muhabbet
Doyumsuz ahenk
Kendimi bildim bileli
Isıtır yüreği
Erir Erciyes’in zirvesindeki renk
Ben bir demlik içerim
O da bir demlik içer
Bozkırın altın topraklarını seyrederiz
Güneş hep bu toprakların üzerindedir
Hep doğar yeniden
Hiç batmaz
Biz de sürekli doğuşunu seyrederiz
Dünyanın sonundaki tepeden
Ben hayran kalırım
O da hayran kalır
Hiç tanımadığımız, hiç bilmediğimiz
Şehirleredir yolumuz
Kokumuzdan süreriz
Rengimize boyarız her kenti
Bizleştiririz
Bizleşir
Ben hiç eksilmem
O da hiç eksilmez
Her şehir aynı
Her şehirde aynı yoldaşım
Her an aynı
Her manzara
Her hayat aynı
İnsan okyanusu
-İğne atsan yere düşmez-
Somurtkan yürüyen beyaz yakalı
Boş, devrik şişesiyle şarapçı
Dertli sigarasından bir fırt daha çeken esnaf
Bağrışmalar, gülüşmeler
Tüm bu hengâmede
Tüm bu kalabalığa meydan okurmuşçasına
Süzülürken yalnızlık renkli yağmur damlaları
Yükselir buram buram yalnızlık
Ben çok severim bu muammayı
O da çok sever
İnsanlarla tanış oluruz
Kalabalığa karışırız
Köşede
Hoş bir kafede
Kırk yıl hatırı sayılmayacak birer kahve
Beraberken
Gamzelenir yanaklarımız
Belki ama
Asla ahbap olmayız
Ben dost edinmeyi unuttum
O bana unutturdu
O benim sessiz yanım
O benim ıssız yoldaşım
O benim karanlığım, aydınlığım
O benim yalnızlığım
Bu yüzden affet beni
O şehirde bırakıp kaçtığım kadın
Dokunabilsem saç tellerine
Kendi ellerimle
Darağacıma bağlardım
Yüzme bildiğim halde boğulurdum
Gözlerinin maviliğinde
Severek, isteyerek
Ben özür diliyorum
O suskun.
Trenimiz siyah fırçasıyla boyarken bulutları
Gemimiz haykırırken
Küçük balıklara
Saatler gidişimizi kutlarken
Tik tak tik tak
Aşina sokaklarda
Aşina adımlar bırakarak
Krallığını ilan ederken
Roma turizmin
Paris modanın
İstanbul dünyanın
Yolumdaki şehir benim şehrim
Yalnızlığımın…
Ben gülüyorum
O da gülüyor.
Yasir Baytekin
Comments