Kendisini araştıran tek organ olan beynin gizemleri hala çözülebilmiş değil. Ortalama 1,5 kilogram olan beyin, ağırlığımızın %3’ü dahi değilken evrenin en karmaşık yapılarından biri olmaya devam ediyor. Barındırdığı bu gizemli karmaşalardan biri de insanın vücudunda artık var olmayan bir uzvu hissetmesine sebebiyet vermesidir. Hayalet Uzuv Sendromu denilen bu durum ilk olarak Fransız askeri cerrah Ambroise Paré tarafından 16. yüzyılda şu şekilde tarif edildi: “Bu gerçekten de harikulade tuhaf ve müthiş bir şeydir ve aylar sonra bile hala kesilen bacaklarının acısını hissetmelerinden kederle şikayet hastalar gözle görülüp kulakla duyulmadıkça nadiren anılacaktır.”
Literatürdeki adıyla fantom organ sendromu, ampütasyon geçiren hastaların %50 ila %80’inde görülüyor ancak çok azında yıllarca devam ediyor. Fantom hissi ve fantom ağrı şeklinde ikiye ayırdığımız bu sendromda kimi hastalar kesilmiş organlarında acı, ağrı, yanma, kramp veya kaşıntı hissederken kimi hastalar ise rahatsız edici bir his duyumsamamalarına karşın hayalet uzuvlarını hareket ettirebildiklerini söylüyorlar. Freudyen yaklaşıma sahip olanlarca kişinin organını kaybettiğini kabullenememesi şeklinde yorumlanan bu durum üzerine yapılan araştırmaların sonucunda fantom ağrısının nöropatik ağrı olarak sınıflandırılmasına karar verildi. Yani, organ ortada yok ama ağrısı gerçek.
Fantom ağrısına sebep olan şeyin beynin uzvu kontrol etmesini sağlayan sinirlerin ampütasyon sonrasında işlevsiz kalması ancak çalışmaya devam etmesi olduğu düşünülüyor. Daha basit bir tabirle, beyin hayalet bacağa bir sinyal yolluyor ve karşılığında duyusal bir bilgi bekliyor. Ama bacak orada olmayınca beynin gönderdiği sinyal haliyle bacak kaslarına ulaşmıyor.
Hayalet Uzuv Sendromu dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan Ramachandran da hayalet ağrıyı yatıştırmak için beynin bekleyişini kullanıyor. Ayna Terapisi adını verdiği bu yöntemde, örneğin fantom sağ kol ağrısından şikayet eden bir hasta ayna kutusunun bir tarafına hayalet kolunu, diğer tarafına fiziki olarak sahip olduğu sol kolunu yerleştiriyor. Aynanın içine bakarak sol kolunu hareket ettirdiğinde beyin gönderdiği sinyallerin cevabını küçük bir illüzyonla almış oluyor. Hastalar pratikle felç kalmış hayalet uzuvlarını tekrar hareket ettirmeye başlıyorlar ve ağrıları geçiyor – ama bir süreliğine.
Fantom Motor Uygulaması denilen bir başka tedavi yönteminde yapay zeka kullanılarak hastaya hayalet uzvu ekranda sağlıklı bir şekilde gösteriliyor ve ampütasyon sonrasında işlevsiz kalmış sinirlerin tekrar işlevini yerine getirmesi sağlanıyor. Catalan ve çalışma arkadaşlarının pilot çalışmasında 48 yıldır fantom ağrısı çeken bir bireyin bu tedaviden sonra yavaş yavaş ağrılarının azaldığı belirtiliyor.
Hayalet Uzuv Sendromu’nun sebebi ve tedavisi üzerine birçok fikir üretilmişse de üzerine yapılan araştırmalar oldukça kısıtlıdır. Son yıllarda özellikle nöroloji ve psikoloji üzerine çalışanların ilgisini çeken bu gizemin çözülmesi beyin ve algı konularına da yeni bir yön kazandıracaktır.
Reyhan Deniz Arı
KAYNAKÇA
§ Geschwind, N. (1979). Specializations of the Human Brain. Scientific American, 241(3), 180-201. Retrieved January 18, 2021, from http://www.jstor.org/stable/24965295
§ Jain, K. K. (2000). Phantom limb pain. Medlink Neurology. https://www.medlink.com/article/phantom_limb_pain
§ Lendaro, E., Hermansson, L., Burger, H., Van der Sluis, C. K., McGuire, B. E., Pilch, M., ... & Ortiz-Catalan, M. (2018). Phantom motor execution as a treatment for phantom limb pain: protocol of an international, double-blind, randomised controlled clinical trial. BMJ open, 8(7), e021039.
§ Paré, A. (1634). The Workes of that Famous Chirurgion Ambrose Parey Translated out of Latine and Compared with the French. by Th. Johnson., 338
§ Ramachandran V.S. ve Blakeslee, S., (2019). Beyindeki Hayaletler. (Çev: Levent Öztürk) Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi
§ V.S Ramachandran, W Hirstein, The perception of phantom limbs. The D. O. Hebb lecture., Brain, Volume 121, Issue 9, Sep 1998, Pages 1603–1630
§ Wade, N. J. (2003). The legacy of phantom limbs. Perception, 32, 517-524.
Comments